STEFAN ZWEIG - KORKU
- Yusuf Aydın TAŞTEKİN
- 21 Oca 2020
- 2 dakikada okunur

Bu kitap usta yazar Zweig tarafından, karakterler üzerinden anlatılan yaşanmışlıkların, duyguların bizzat okuyucuya tecrübe ettirildiği bir şaheser. Mutlu ve huzurlu bir yaşantısı olan Irene, içinde bulunduğu hayatına kendince heyecan katmak adına bir genç piyanistle flörtleşmeye başlar. Adına aşk dediği bu etkileşiminin çok sonralarında aslında birer heyecandan ibaret olduğunu hissedecek ve kendisinden tiksinmeye başlayacaktı. Bir gün yine genç sevgilisinin evinden çıkan Irene, kapıda, flörtleştiği adamın eski sevgilisi olduğunu iddia eden bir kadınla karşılaşır. Bu kadın kendisini istihza ve tehdit eder. Korkudan evine giden Irene, sürekli bu kadının tehditlerine maruz kalır. Çünkü tanınan, soylu bir aileye mensup olan Irene, bu olayın duyulmamasını ve mutlu yuvasının dağılmamasını ister. Paradan ve değerli eşyalarından tutun da bir çok şey isteyen bu kadına her defasında çaresizce veren Irene'nin hayatı zindana dönüşür. Paranoyağa bağlayan Irene'nin garip tavırları ev ahalisi tarafından da fark edilir. Kitabın sonunda, eski sevgili diye kendisini tanıtan ve sonrasında para isteyip kendisini tehdit eden kadının, aslında flörtleştiğini bir tesadüfle öğrenen kocasının Irene'ye ceza vermesi ve hatasından dolayı kendisine doğruyu anlatıp af dilemesini istemesi için tertip ettiği bir oyun olduğunu görmekteyiz. Irene, iyice hastalığa bağlayınca dayanamamış ve yaptığı planı kendisine anlatmıştı.
Kitaptaki duyguları bire bir yaşarken şu düşünceleri aklınızdan geçirmekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Bir insan sonucunun ne denli bir getirisi olduğunu bildiği halde neden kendini böylesine çetin bir durumun içine atar. Evet her ne kadar güzel, huzurlu bir hayatı olsa da insanın, bazen hayatına heyecan ve değişiklik katmak ve yeni şeyler tatmak ister. Ya sonucunu düşünüp razı olacak bir şekilde böylesi bir duruma girişilmeli ya da hiç bulaşılmamalıdır.
Kimya, simya, hekimlik, psikoloji ve musikiden tutun birçok alanda usta ve yazar olan İslam Filozofu Ebu Bekir er-Râzi, insanda akıl ve hevâ diye temel iki özellik olduğunu söyler. Akıl, yaptığı işlerin sonucunu hesaba katan, yan etkilerini, getirilerini, götürülerini hesaba katarken hevâ ise sadece o anki hazzını, duygusunu düşünür. Bundan dolayı aklına değil de hevâsına kulak verenler, yaptıklarının sonucunda derin üzüntüler yaşarlar.
Irene de yaptığı işin sonucunu hesaba katmamış, bir heyecanın peşinden aşk zannettiği bir duygunun peşinden giderek, çok sonraları farkettiği o mutlu ve huzurlu hayatını bir zindan hüviyetine çevirmişti.
Comments