Epiktetos (Ö.135)
- Yusuf Aydın TAŞTEKİN
- 18 Oca 2020
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 Oca 2020
İnsanlık tarihinin başladığı ilk zamanlardan beri benzer dertler üzerine kafa yorulmuştur. Yaşamı anlamlandırmaya çalışmak da bu dertlerin ilk sıralarında yer alır. Neden yaşıyoruz? Yaşamdan beklentilerimiz neler? Kendimizi nasıl gerçekleştireceğiz? İyilik-kötülük ya
da özgürlük arayışı gibi kavramlar hayatımızın neresinde?
Stoacı filozof Epiktetos’un yaşamı anlamlandırmak üzerine kurduğu felsefe iki bin yıl öncesinden günümüze değişmeyen arayışımıza ışık tutuyor.
Bir çoğumuz özgürlüğü sınırsız şeyler yapma, istediğimiz her şeyi elde etme çabası olarak görmekteyiz. Ama Epiktetos'a göre asıl özgürlük sınırsızlık değil, sınırsız gördüğümüz şeylere sınır çekmekle olur. Çünkü içinde bulunduğumuz hayatta her şeyin, her hazzın bir sınırı olduğu hepimizce malum. Dolayısıyla sürekli tadarak bir kat daha yükselttiğimiz hazlarımız, doyum noktasına ulaştığında artık hayattan zevk almamaya başlarız. Ya da hedefi yüksek tuttuğumuz hazlarımızı tatmin etmek için o hedeflere ulaşamadığımızda da mutsuz ve huzursuz oluruz.
Dolayısıyla küçük şeylerden mutlu olabilmek, elimizin dibinde olanlarla yetinebilmek, Stoa anlayışının temel paradigmasıdır. Çünkü hayatın amacı haz ise, sürekli ve istediğimiz zaman duyabileceğimiz hazlara yani sürekli ulaşabileceğimiz şeylere yönelmeli, sınırsız özgürlük hülyalarına dalmamalıyız.
ARKA KAPAK YAZISI
“Güneşin, ayın, yıldızların, yerin ve denizin tadını çıkaran kişi ne yalnızdır ne de çaresiz.”
Frigyalı bir köle olarak doğduğu hayatı, stoacı bir filozof olarak tamamlayan Epiktetos’un sadelik, akıl, güven, seçme özgürlüğü, an’ı yaşama ve huzur üzerine inşa ettiği basit ama köklü felsefesi, günümüz insanının anlam arayışına iki bin yıl öncesinden ışık tutmaya devam ediyor hâlâ….
Comments