top of page

Medeniyetin temel yapı taşı "Dil"

  • Yazarın fotoğrafı: Yusuf Aydın TAŞTEKİN
    Yusuf Aydın TAŞTEKİN
  • 29 Eyl 2019
  • 1 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 18 Oca 2020

Sözlük anlamıyla Tabula rosa diye niteleyebileceğimiz dünya, yaşanan tecrübelerle, fikirlerle kümülatif bir şekilde kültürü, bilimi ve medeniyeti

doğurur. Her nesil bir sonraki nesle tecrübelerini, yaşantısını, yaşam felsefesini aktarır. Yıllarca süregelen bu aktarış sürecinde insanlık tecrübesi bağlamında bilim ve kültür de gelişmektedir. Dolayısıyla bir medeniyetin ne kadar köklü ve büyük bir medeniyet olduğunu görmek için sahip olduğu dünya tecrübesinin ne kadar köklü olduğuna bakılması lazım.

Bir medeniyetin temel yapı taşlarından biri hatta en önemlisi dildir. Dil, o medeniyeti ayakta tutan köküdür. Onu sarsılmaz kılan, hatta ayakta tutan ana gövdesidir. Yılların tecrübesini ileriye taşıyan, birikmiş tecrübeleri harmanlayıp ortaya ürün koyan yegâne unsurdur. Dolayısıyla bir medeniyetin çöküşü kökü kesilip kurumaya terk edilen ağaç gibidir. Fakat ilk bakıldığında göze çarpan şey, kesilen dallar olur. Kesilen dalların sarhoşluğunu yaşarken, aslında ağacı ağaç yapan kökü farkedilmez. Halbuki kesilen dallar bir yıl, iki yıl ürün vermese de belli bir zaman diliminden sonra tekrar büyüyüp aynı ürünü verecektir. Ama kökü kesildi mi ağaç diye bir şey kalmaz. İşte o ağacın kökü olan dil, bir medeniyetten koparılıp alınırsa medeniyetten arta kalan sadece külleri olur.

Comentarios


  • facebook
  • twitter
  • linkedin
  • instagram

©2019 by Âb-ı Hayât. Proudly created with Wix.com

bottom of page