AŞK MÜKEMMELLİKTİR
- Yusuf Aydın TAŞTEKİN
- 20 Eki 2019
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Şub 2021

Yanlış mânâlar yüklenen, halk dilinde daha çok farklı cinsler arasındaki sevgi bağını ifade etmek için kullanılan Aşk kelimesinin mefhumu üzerinde durmak istiyorum.
Aşk, madde aleminin dışında aşkın bir hâlet-i rûhiyedir. Aşkın olması hasebiyle madde alemindeki bedenlere yüklenebilecek bir duygu değildir. Dolayısıyla “aşık olmak” sözü sevginin mecâzi bir anlatımı şeklinde ifade edilebilir.
Leyla ile Mecnun gibi aşk hikayeleri günümüze kadar dilden dile aktarıla gelmiştir. Leyla’ya karşı muhabbetinden çöllere düşmüş Mecnun’un girdiği bu hâlet-i rûhiye’yi aşk diye niteleyebilir miyiz? Ya da aşk diye nitelendirdiğimiz bu hissiyatın aslî muhatabı gerçekten Leyla’nın kendisi midir?
Aşk, mükemmelliktir. Mükemmel olmayanla muttasıf olunamaz. Mecnun örneğinden hareketle şunu diyebiliriz ki o, Leyla’nın şahsiyetine değil, kendi iç dünyasında mükemmel bir konuma yerleştirdiği Leyla mefhumuna aşık olmuştur. “O’nu bir de benim gözümden görün” sözü de fenomen ile numen şeklinde konumlanan iki ayrı Leyla mefhumunun varlığına, Mecnun’un da fenomenin ötesinde, evsâf-ı kemâl ile konumlandırdığı Leyla’ya aşık olduğunu bariz gösterir.
Uğrunda çöllere düşen, uykusuz geceler geçiren, kâh ağlayıp kâh vicdâni muhasebelerin prangaları altında eziyete maruz kalan âşıklar, mâşuklarına varmış olsalardı eğer, dilden dile aktarılan aşk hikayeleri olmazdı. Dikkat edilirse görülecektir ki aşk hikayeleri, birbirine kavuşamayanlardan, ayrılık çekenlerden oluşmaktadır. Çünkü firak beraberinde yoğun bir tehayyülü getirir. Bu tehayyülle birlikte muhatap, gün geçtikçe mükemmelik koltuğuna doğru yol alır. Madde âleminden aşkın bir âleme geçirilir. Aşk deryasının boyasıyla boyanır ve fenâ fi’l mâşuk mertebesine varır.
Aşk, aşkındır ve mükemmeldir. Maddi olanlar ancak mecazi aşk kulvarında değerlendirilebilir, ya da maddeden soyutlanarak aşkın bir mertebeye konulduğunda aşk olabilir.
Opmerkingen